26 Nis 2007

İstanbul’un Hamamları

Tarihi Romalılar’a kadar uzanan hamam sadece temizlik için değil, keyif ve eğlence için de kullanılagelmiştir. Anadolu’ya göç eden Türkler, banyo geleneklerini hamam ile birleştirince ortaya şimdiki bildiğimiz hamamlar çıkmış oldu: “Türk Hamamı”.
Çemberlitaş Hamamı Mimar Sinan'ın eseri olan hamam, birbirinin tamamen benzeri bir “çifte hamam” olarak tasarlanmıştır. Hamamlardan biri kadınlara, diğeri ise erkeklere hizmet vermektedir. Çemberlitaş Hamamı haftanın her günü 06:00-00.00 saatleri arası açık.
Adres: Vezirhan Cad. No:8 Çemberlitaş - EminönüTelefon: 0 212 520 18 50
Cağaloğlu Hamamı1741'de I. Mahmut tarafından Ayasofya Camii'ne gelir getirmesi için inşa ettirilen hamam da çifte hamam olarak hizmet vermektedir. Dünyanın tek turistik hamamı olma özelliği vardır. Klasik Osmanlı mimarisi ve Barok çizgileriyle dikkat çeken hamam, kadınlar için 08:00-20.00, erkekler için ise 08.00-22.00 saatleri arası açık.
Adres: Prof. İsmail Gürkan Cad. No: 34 Cağaloğlu - EminönüTelefon: 0 212 522 24 24
Süleymaniye Hamamı Mimar Sinan’ın “kalfalık eseri” olan Süleymaniye Camii ve külliyesiyle birlikte 1557'de yapıldı. Beyazıt'taki hamam 2001 yılında turistik maksatlı olarak çalışmaya başladı. Kadın ve erkeklerin bir arada kullanabildiği hamamda grup indirimleri de var. Süleymaniye Hamamı 07:30-24:00 arası açık.
Adres: Mimar Sinan Cad. No: 20 Süleymaniye Telefon: 0 212 520 34 10
Galatasaray Hamamıİstanbul'un merkezi bir yerinde bulunan Galatasaray Hamamı, 1715 yılında halka açık bir cami hamamı olarak yapılmış. Hamamın kadınlar bölümü 08:00-19.00, erkekler bölümü ise 07:00-22.00 saatleri arasında açık.
Adres: Turnacıbaşı Sok. No: 24 GalatasarayTelefon: 0 212 252 42 42

22 Nis 2007

İstanbul'daki Tarihi Deniz Fenerleri

Ülkemizde 407 denizfeneri bulunuyor (2005 yılı verileri), bunların 53 tanesi İstanbul'da yer alıyor.Türkiye'de fenerlerin tarihi Kırım Harbi yıllarına (1853-1857) dayanıyor. Bu dönemde inşaa edilen fenerler Bahriye Nezareti'ne (Donanma Komutanlığı) bağlıydı. Daha sonra Osmanlı Devleti'nden alınan imtiyazlarla Fransızlar'a geçtiler.
Osmanlı döneminde yapılan ilk fener restorasyon kapsamında olan Ahırkapı Feneri. Fenerin yapılış öyküsü bir deniz kazasına dayanıyor. 1775 yılında Mısır'a gitmekte olan Hacı Kaptan emrindeki bir kalyon Kumkapı'da -şimdiki Ahırkapı Feneri önünde- karaya oturmuş. Kazayı öğrenen padişah, denizcilerin kurtarılmasında hazır bulunmuş. Bir denizci "Eğer burada ve bu surlar üzerinde bir fener yapılırsa, uzağa giden, uzaktan gelen gemiler yollarını bulur." deyince Padişah, Kaptan-ı Derya Süleyman Paşa'ya emir vererek Ahırkapı Feneri'nin yapılmasını buyur­muş. Yazının devamı için...

İstanbul'daki yabancı kurumlar

İstanbul'daki yabancı kurumların (okullar, temsilcilikler vs... ) Goethe-Institut, Almanya Federal Cumhuriyeti’nin dünya çapında etkinlik gösteren kültür enstitüsüdür.

İstanbul'daki Ermeni Kiliseleri

İstanbul Ermeni Patrikliği'nin kuruluşunda sonra inşaa edilen kiliseler ve durumları hakkında bu siteden bilgi alabilrisiniz...

İstanbul'u en iyi anlatan şiir henüz yazılmadı...

Sunay Akın diyorki; İstanbul'u en iyi anlatan şiir henüz yazılmadı...
İstanbul'u kimse anlatamamış. İstanbul şiirleriyle ilgili kitaplar çıkıyor, antolojiler yapılıyor, bunlarda benim de şiirlerim var, ama İstanbul'u en iyi anlatan şiir henüz yazılmadı. Yazılabileceğini de hiç sanmıyorum.

İstanbul'daki bütün müzeler...

AYASOFYA MÜZESİ
Ayasofya Müzesi (Ayasofya Cami veya Ayasofya Kilisesi), Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından M.S. 537 yılında İstanbul'un eski şehir merkezine inşa ettirildi. "Kutsal Bilgelik" anlamına gelen "Hagia Sophia", Yunanca: Αγιά Σοφιά adı verilen bina 6 yılda tamamlandı.
Bütün liste için...

İstanbul'daki camilerin listesi

Debbağ Yunus Camii, Yavuzselim
İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti. Yüzölçümü 5.712 km2 olan İstanbul ili doğuda Kocaeli, güneyde Bursa ve Marmara Denizi, batıda Tekirdağ, kuzeyde de Karadeniz'le çevrilidir. Marmara Denizindeki Adalar yönetsel bakımdan İstanbul'a bağlı ilçedir. Kuzey-güney doğrultusunda uzanarak Karadeniz ile Marmara'yı birleştiren İstanbul Boğazı, hem il topraklarını, hem de şehri Asya yakası ve Avrupa yakası olmak üzere ikiye böler....

17 Nis 2007

9 dilde İstanbul'un isimleri

  • İstanbul İstanbul'un pek çok dilde çok farklı isimleri bulunuyor.
  • Grekçe: Vizantion Latince: Bizantium, Antoninya, Alma Roma, Nova Roma
  • Rumca: Konstantinopolis, İstinpolin, Megali Polis, Kalipolis
  • Slavca: Çargrad, Konstantingrad
  • Vikingce: Miklagord
  • Ermenice: Vizant, Stimbol, Esdambol, Eskomboli
  • Arapça: Bizantiya, el-Mahsura, Kustantina el-uzma
  • Selçuklular zamanında: Konstantiniyye, Mahrusa-i Konstantiniyye, Stambul
  • Osmanlıca'da: Dersaadet, Deraliyye, Mahrusa-i Saltanat, İstanbul, İslambol, Darü's-saltanat-ı Aliyye, Asitane-i Aliyye, Darü'l-Hilafetü'l Aliye, Payitaht-ı Saltanat, Dergah-ı Mualla, Südde-i Saadet

Her semtin bir hikayesi var

Kendi adı da tarih boyunca pek çok kez değişikliğe uğrayan, tarih ve kültürle iç içe olan İstanbul’un hemen her semtinin adının da bir hikayesi var.

İstanbul Semt isimlerinin Nereden Geldiğini Biliyor muydunuz??

Aksaray: Fatih'in sadrazamı İshak Paşa, İç Anadolu Bölgesi'ndeki Aksaray'ı ele geçirdikten sonra orada yaşayan bölge insanlarını bugünkü Aksaray semtinin bulunduğu yere gönderir. Aksaraylılar da semte adlarını verirler.
Ahırkapı: Marmara Denizi'nin kıyısında yer alan yedi ahır kapısından birisi olan bu semte, Padişah atlarının bulunduğu has ahırın yanında yer aldığı için Ahırkapı ismi verildi.
Aşiyan- kuş yuvası Aşiyan: Günümüzdeki ismini şair Tevfik Fikret'in burada bulunan, Farsça'da kuş yuvası anlamına gelen 'Aşiyan' isimli evinden alıyor.
Bağlarbaşı: Semt, en ünlü bağ ve bahçelerin bir dönem burada yer almasından dolayı bu adla anılıyor.
Bebek: Semtin isminin nereden geldiği konusunda iki rivayet bulunuyor. Bunlardan ilki, Fatih Sultan Mehmet'in bölgeyi koruması için gönderdiği bölükbaşının Bebek lakaplı olması. Diğeri ise padişahın semtteki bahçesinde gezerken yılan görüp korkan şehzadesine bebek demesi ve bundan sonra bahçesinin bebek bahçesi olarak anılması.
Beşiktaş: İlk görüş, semtin ismini Barbaros Hayrettin Paşa'nın gemilerini bağlamak için diktirdiği beş taştan aldığı yönünde. Diğeri ise bir papazın burada yaptığı kiliseye Kudüs'ten getirdiği beşik taşını koyduğu ve ismin buradan geldiği yönünde.
Beyazıt: Sultan II. Beyazıt'ın buraya kendi ismiyle anılacak bir külliye yaptırmasından sonra semt, Beyazıt olarak anılmaya başladı.
Beyoğlu: Semtin isminin nerden geldiği konusunda çeşitli rivayetler bulunuyor.
Bunlardan ilkine göre, İslamiyet'i kabul edip burada oturmaya başlayan Pontus Prensinden adını alıyor semt.
Diğerine göreyse, 'Bey Oğlu' diye anılan Venedik Prensinin burada oturmasından geliyor semtin adı. Son bir rivayet de, burada oturan Venedik elçisine, yazışmalarda, "Beyoğlu" diye hitap edilmesinden semtin bu adla anıldığını söylüyor.
Bakırköy: Bizanslıların 'Makri Hori' dedikleri semt, 14. yüzyılda Osmanlıların eline geçince 'Makriköy' adını aldı. 1925'te ulusal sınırlar içindeki yabancı kökenli adların değiştirilmesi sırasında Atatürk'ün isteğiyle semt Bakırköy adını aldı.
Bostancı: Semt, adını eskiden her türlü meyve ve sebzenin yetiştirildiği bostanlardan biri olmasından alıyor.
Depremde çatlayan kapı Çatladıkapı: Bizans zamanında yapılan surların Sidera adı bir verilen kapısı, 1532 tarihinde meydana gelen depremde çatlayınca, hem semt hem de kapı Çatladıkapı olarak anılmaya başladı.
Çemberlitaş: Bizans'ın en önemli meydanlarından Constantinus Forumu'nun bulunduğu yerdeki büyük sütunlardan birisi olan Çemberlitaş, semte adını verdi.
Çengelköy: Eskiden gemi çapaları bu köyde yapıldığı için isminin buradan geldiği tahmin ediliyor.
Çıksalın: Güzel manzaralı, geniş bir çevreye hakim olan bölgeye, halk arasında "çık, salın" denilmeye başlandı.
Eminönü: Osmanlı döneminde çarşıdaki esnafı denetleme yetkisi 'Emin'lere aitti. Semt, adını burada bulunan 'Gümrük Eminliği'nden alıyor.
Feriköy: Semt adını Sultan Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde yaşayan Madam Feri'den alıyor. Bölgede bulunan geniş topraklar padişah tarafından Madam Feri'nin eşine bağışlanmıştı. Ama eşi ölünce semt onun ismiyle anılmaya başlandı.
Galata: Gala, Rumca da "süt" anlamına geliyor. Bir rivayete göre Galata'nın adı semtteki süthanelere gönderme yapılarak türetildi. Başka bir görüşe göre ise İtalyanca 'denize inen yol' anlamına gelen 'galata' kelimesi düşünülerek bu isim verildi.
Horhor: Fatih'te bulunan semt, adını Horhor çeşmesinden alıyor. Rivayete göre Fatih Sultan Mehmet bölge civarında yürürken yerin altından su sesleri duyar ve yanındakilere, "Buraya bir çeşme yapın baksanıza 'hor hor' su sesleri geliyor" der ve buraya bir çeşme yapılır. Çeşme de semt de Horhor ismiyle anılmaya başlar.
Okmeydanı: Fetih Ordusu kuşatmanın bir kısmını burada kurulan karargâhta geçirmiş. Semtin ismi de böylelikle Okmeydanı olarak kalmış.
Şişli: Şiş yapımıyla uğraşan ve Şişçiler diye anılan bir ailenin burada bir konağı olduğu ve 'Şişçilerin Konağı'nın zamanla değişikliğe uğrayarak 'Şişlilerin Konağı' hâline gelmesiyle semtin adının Şişli olarak kaldığı anlatılıyor.
Şaşkınbakkal: Henüz yerleşimin olmadığı dönemlerde yaz günleri denizden yararlanmak için bölgeye gelenlere bir bakkal dükkanı açıldığını görenler, burada iş yapılmayacağını düşünerek bakkala "şaşkın bakkal" yakıştırması yaptılar. Bundan sonra da semt Şaşkınbakkal olarak anılmaya başlandı.
Sütlüce: Bugün Sütlüce semtinin olduğu yerde Süt Menbat isimli bir Rum köyü vardı. Köyün bir köşesindeki bakır bir kadın heykelinin memelerinden su akar; bu suyun, kadınların sütünü çoğalttığına inanılırdı. Bundan dolayı semt, Sütlüce olarak anılır oldu.
Tahtakale: Sözlük anlamı 'kale altı' olan Taht-el-kale'nin bozulmasıyla Tahtakale'ye dönüşen semtin, Mercan ya da Beyazıt dolaylarındaki eski sur benzeri yapının aşağı kotunda yer aldığı için bu ismi aldığı tahmin ediliyor.
Taksim: Osmanlı zamanında sucuların; suyu, halka taksim ettikleri yer, Taksim olarak anılmaya başlandı.
Teşvikiye: Sultan Abdülmecit'in bir mahalle kurulması için teşvikte bulunduğu semtin adı Teşvikiye olarak kaldı. Bu durumu, Harbiye Karakolu ile Rumeli ve Valikonağı Caddelerinin kesiştiği kavşakta bulunan iki taş belgeleliyor.
Unkapanı: Bazı satış yerlerinde Arapça'da 'Kabban' adını taşıyan büyük teraziler bulunduğundan, buraları Kapan adını taşırdı. Sahiline buğday ve arpa yüklü gemiler demirlediğinden, semt bu adı aldı.
Üsküdar: Bizans devrinde, Skutari denilen asker kışlaları, şehrin bu yakasında yer aldığı için semt Skutarion diye anılıyordu. Bu isim zamanla Üsküdar'a dönüştü.
Veliefendi: Hipodrom bir zamanlar Şeyhülislam Veli Efendi'nin sahibi olduğu topraklar üzerinde kurulduğundan semtin adı Veli Efendi'yle anılıyor.

15 Nis 2007

İstanbul fotoğrafları....

Merhaba
Burada semt semt adı üzerinde İstanbul'un en güzel fotoğraflarını yayınlayacağız.